7 Kasım 2010

Grangé' i Beklerken

1961 Paris doğumlu, eski gazeteci ve artık tam zamanlı yazar. Kurtlar İmparatorluğu, Leyleklerin Uçuşu, Siyah Kan, Şeytan Yemini, Taş Meclisi, Koloni, Ölü Ruhlar Ormanı... Evet Grangé' den bahsediyorum. Neredeyse her kitabını soluksuz okuduğum korku gerilim yazarı. Her bitirdiğim romanı sonrasında bir sonrakini sabırsızlıkla beklediğim bir yazar ve inanın elimde romanı varken hayatla bağlantım kesiliyordu. 

Doğan Kitap'ın konuğu olarak Fransız Kültür Merkezinde 5.Kasım Cuma akşamı bizimle buluştu:)) 
Sisli bir İstanbul ikindisinde vapurla Karaköye geçerken tam karşımda aşağıdaki sahneler vardı.

Koşarak gittim ve sabırsızlıkla bekledim. Berbat bir organizasyonla başlayan sohbet bir nebze yarabandı tedbirlerle geçiştirildi ve Grangé' e mahcup olmanın eşiğinden döndük. Yaklaşık 150-200 civarında ve tek istekleri hayranı oldukları yazarla biraz sohbet edebilmek isteyen çoğunlukla da genç bir kitleyi organize etmek ne kadar zor olabilir? İçeriğini tam anlamamakla birlikte Doğan Kitap ve Fransız Kültür Merkezi'nin organizasyonuydu. Bayan arkadaşlarım beni ayrımcılıkla suçlayabilirler ama hep savunduğum bir fikrim var: Kadınlar çok iyi bir takım arkadaşı olabilirler Organizasyon ya da projenin başı olmadıkları sürece. Örneklerini çok fazla yaşadım, bir başka yazımda paylaşırım belki.
Moralimi hiçbirşeyin bozmasına izin vermeden hayranı olduğum Grangé' i süper Fransızcamla dinledim :P ve kafa salladım :)
Son dönemde o kadar çok psikolojik gerilim polisiye romanı okudum ve filmini izledim ki anlatamam. Dolayısıyla seri katiller hakkında yorum yapabilecek kadar alt yapıya sahip oldum.
Sohbetin ortalarına yakın Grangé bana muhteşem bir orta yaparak, aslında yetim büyüdüğünü ve çocukluğundan kaynaklanan birçok korkusunun olduğundan bahsetti ki tipik bir seri katil profili. Eski futbolcu ben pası aldım ve bence geceye renk katan sorumu sordum: "İçinizde bir seri katil potansiyeli olduğunuzu düşünüyor musunuz?" Ancak Grangé tam bir Fransız kaldı ve kendinin çok normal olduğundan,çocuklarına iyi bir baba olduğundan ve örneğin sabahın 4' ünde kalkıp bir otopsi sahnesini yazabilecek kadar normal (!) olduğundan bahsetti. Ben içimden kahkahalarla güldüm baktım sahneye ama Grangé çok ciddiydi. Devam etsem yarım saatte ondaki potansiyelle yüzleştirebilirdim ama adamın 2 kitabının direk Türkiye ile ilgili olmasına rağmen "Türkiye ile ilgili bir kitap yazmayı düşünüyor musunuz? diye soran FAN KLÜP(!) üyesi arkadaşlar sözü aldılar. İnanamadım, şaşırdım ve her yabancıya ülkemizi şehrimizi nasıl bulduğunun sorulmasından gına geldi ve içimden kustum. Bu nasıl bir ezikliktir? nasıl bir aşağılık hissi ve kendini beğendirme psikolojisidir anlamak mümkün değil,en azından benim için.
Velhasıl 1 saat süren bir sohbet sonucunda imzalanmamış bir çanta kitabımla biraz hayalkırıklığıyla (sadece imza kaynaklı) ancak mutlu mesut evimin yolunu tuttum...
Son not: Grangé' in yeni kitabı ve bitecek film projesi dört gözle beklenecek...
Sevgiyle ve Kitapla kalın.
H.

SON NOT 2: Grangé Fan Kulüp'ten gelen uyarıyla yazımda kulübe ait olduğunu yazdığım arkadaşın esasında kulüple hiç alakasının olmadığını belirtmek ister ve Kulüp arkadaşlarından da özür dilerim.