24 Kasım 2010

Öğretmenler Günü mü?? Geçelim...

"Öğretmenler günü tüm yurtta ve KKTC' de kutlandı." Ne kadar yavan geliyor değil mi ?? 24 Kasım, ben de hiçbir inandırıcılığı olmayan ve Türk insanına olan saygımı bile sorgulatan ikiyüzlü bir gün aslında. Siyasileri falan geçtim ama gerçekten yaşayan öğretmenlerin de bu ikiyüzlüğüğe alet olmasına  o kadar üzülüyorum ki. Çok kısa bir dönem 657' e tabii bir devlet öğretmenliği görevim oldu. Hatta Adıyaman'ın bir köyünde, tüm olumsuzluklara rağmen delice bir inanç ve heyecanla öğretmenlik yaptım. Çok ta güzel hatıralarımda olmadı değil. Ancak birinci yılın sonunda benim MEB' de işim olmadığını gördüm.O kadar hantal bir yapıydı ve sahte ilişkilerle doluydu ki anlatamam. Resmen kaçtım ve istifa ettim. 
Neyse benim hayat hikayemden vazgeçip genel doğrulara ve istatistiklere göz atalım.
Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES)'in 2010 Öğretmenler Günü için 1489 öğretmene yaptırdığı anketlerden birkaç istatistik vermek istiyorum. 
-Öğretmenlerin yüzde 40.9'u eğitim sisteminden memnun değilken, yüzde 34.4'ü ise 'hiç memnun' olmadığını ifade etti. Eğitim sisteminden memnun olan öğretmenlerin oranı yüzde 15.7, çok memnun olanların oranı ise yüzde 6.2 oldu. 
-Öğretmenlerin yüzde 15.7'si öğretmenlik mesleğinden memnun olmadığını, yüzde 5.2'si ise hiç memnun olmadığını açıkladı. Mesleğinden memnun olan öğretmenlerin oranı yüzde 50.7, çok memnun olanların oranı ise yüzde 20.3 olarak gerçekleşti. Öğretmenlerin yüzde 6.1'i mesleği hakkındaki düşüncelerinde kararsız kaldı.
-Öğretmenlerin yüzde 29.7'si eğitim politikaları başta olmak üzere eğitimin niteliğinden hiç memnun olmadığını, yüzde 30.1'i memnun olmadığını açıkladı. Memnun olan öğretmenlerin oranı yüzde 25.6 iken, çok memnun olan öğretmenlerin oranı yüzde 11.6'da kaldı.
-Öğretmenlerin yüzde 82.9'u maaşlarının zorunlu ve zaruri ihtiyaçlarını dahi karşılamadığını açıkladı. Ankete göre öğretmenlerin yüzde 32.7'si banka kredisi kullanıyor. Yüzde 40.3'ü ise maaşlarını kredi kartı ile desteklediklerini söyledi. Öğretmenlerin yüzde 32.9'u ek iş yaparak, yüzde 48.3'ü ise harcamalarını keserek maaşlarının yetmesini sağladığı ortaya çıktı.
-Öğretmenlerin yüzde 86.9'u kamuda en düşük ücret alan grubun öğretmenler olduğunu söylerken, yüzde 47.7'si fırsat tanınması durumunda daha iyi ücret veren ve sosyal haklar tanıyan kamu kurumlarına geçmeyi istiyor. 
-Öğretmenlerin yüzde 92.4'ü her gün gazete alamazken, sadece yüzde 4.5'i branşı ile ilgili yayınları takip edebiliyor. Öğretmenlerin sadece yüzde 6.7'si sinema, tiyatro, konser gibi etkinliklere gidebilirken, yüzde 62.5'i bu yıl hiç gidemediğini dile getirdi.

OECD' nin Bir Bakışta Eğitim başlıklı raporunda Türk Öğretmenleri için çarpıcı değerlendirmeler ise şöyle;
-Türkiye’de öğretmenler ortalama 1832 saat çalışıyor. 11 Avrupa ülkesinin ortalaması ise 1652 olarak hesaplanırken, buna göre Türkiye’deki öğretmenler, Avrupalı meslektaşlarına göre ortalama 180 saat daha fazla çalışıyor.
-Avrupa ülkelerinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı, okul öncesinde 15, ilköğretimde 16 ve ortaöğretimde 13 olarak belirlenirken,Türkiye’de bir öğretmene ortalama okulöncesi eğitimde 26, ilköğretimde 26 ve ortaöğretimde ise 17 öğrenci düşüyor.
- Avrupa ülkelerinin ortalamasına göre ilköğretim alanında yeni işe başlayan bir öğretmen yıllık brüt 28 bin 687 dolar, kıdemli bir öğretmen ise yıllık brüt 47 bin 747 dolar gelir elde ediyor. Ortaöğretim branşında ise işe yeni başlayan bir öğretmen yıllık brüt 32 bin 183 dolar, kıdemli bir öğretmen de yıllık 54 bin 540 TL ücret alıyor.
-Avrupa ülkelerinin ortalamasıyla karşılaştırıldığında ise yaklaşık 11 bin 172 dolar ile 40 bin 477 dolar arasında değişen yıllık brüt ücret tutarında bir fark oluşuyor. Avrupa ortalamasına göre çalışan bir öğretmene verilen ücret, Türkiye’deki yaklaşık 3 öğretmenin ücretine denk geliyor.
-Türkiye, Macaristan'la birlikte en az maaşı veren ülker sıralamasında son iki sırayı paylaşıyorlar.

Bu tablonun sonunda sadece şunu diyebilirim ki, bu verilere rağmen hala yeni nesil (!) sizin eseriniz olacaktır sözüyle gaz verme zamanı geçti. Bu şekilde giderse yenil nesile ders verecek öğretmen bulunamayacak.

Son Not: Öğretmenleri bu duruma düşüren ve onları muhtaç hatta MEB kapısında dilenci yapan zihniyete yazıklar olsun. Çorlu  Atatürk Çok Programlı Lisesi'nde ücretli Din Kültürü öğretmenliği yapan evli ve 2 çocuk babası 44 yaşındaki Ahmet Fazlı Elçi, yaz aylarında maaş almadığı için okula gelen kitapları taşıyarak yani hamallık yapıp artı 40 TL.kazanmaya çalışırken kalp krizinden öldü. Vatan Gazetesi'nden Mustafa Mutlu onu tüm Türkiye' de ve dünyada yılın öğretmeni seçti. Sonuna kadar benden de destek ve bende kendimce Ahmet Elçi'yi yılın öğretmeni seçtim.
Üzerimde emeği olan tüm öğretmenlerin ellerinden öper huzurlarında saygıyla eğilirim.
Sevgiyle Kalın.
HK.

Bayramınız Kutlu Olsun...

2010 Kurban Bayramı acı bilançosu: 146 kişi öldü, 649 kişi yaralandı, kaç hayvan telef oldu bunun malesef istatistiği yok. Arkadaş nasıl bir ülkede yaşıyoruz? İnsanın inanası gelmiyor. Ancak halkımız bu ölümleri o kadar kanıksamış durumda ki, ne çözümle ilgili bir kafa yoran var, ne de sosyolojik olarak bu durum artık inceleme konusu yapılıyor.
Bayram öncesinde tipik gazete başlıkları veya televizyonlar da bir iki satır uyarı sonrasında da "Azrail bayramda da boş durmadı" başlıkları.
Malesef durumumuz içler acısı ve ben bu duruma ALIŞMAK istemiyorum. 150 can ya giden, sayısal olarak bakıldığında ne kadar da kolay söyleniyor değil mi? 150 kişi öldü, gazete gördüğümüzde artık detaylarına bile bakmıyoruz, ölenler artık sadece bir istatistik. Ama ya yanı başımızda böyle bir ölüm olsa acaba acımız nasıl olurdu? Ya da bu tip cinayetler illa ki bizim başımıza ya da yakınlarımızın başına geldiğinde yani iş işten geçtikten sonra mı feryat edeceğiz acaba? Ne dersiniz???

Son Not: Trafik Canavarına sadece bayram da dur demeyelim. Bu bayram onlara (!) diğer bayram bize olmasın :(