5 Şubat 2011

Ahlak Üzerine Kısa Not


Ahlakçılık, tekleştirmek,benleştirme, bizleştirme çabasından başka birşey değildir. Bizden ayrı olanı bize doğru yaklaştırma çabasıdır. Birini değer yargılarımıza karşı davranışını gördüğümüzde bize çağırma çabasıdır. Şili'li bir biyolog olan Humberto Maturana'nın güzel bir sözü vardır ve gerçekten çok beğenirim: "Bir insan diğerine hakikatin ne olduğunu söylediğinde gerçekte yaptığı şey itaat talep etmektir. Yani gerçek hakkında ayrıcalıklı bir fikre sahip olduğunu iddia eder."
Bir tip Ahlakçılar vardır ki, onların tarzından  başka bir hayat tarzı olamaz ve diğer bakış açılarının hepsi tü kakadır. Diğerinin yaşama hakkı bile yok hatta olmamalıdır da. Ancak diğer taraftan, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyenler vardır. Bunlar diğerlerinin ne yaptığıyla ilgilenmez. Gerektiğinde yorumlar belli bir noktaya kadar eleştirir de ancak yargılamaması gerektiğini ve hayatın aslında farklılıklarla güzel ve yaşanılası olduğunu ve saygı duyması gerektiğini bilir. Ta ki kendisi ya da kendisine ait şeylere saldırı gelene kadar. Bir de en son grup vardır ki; herkes istediği gibi yaşasın bende istediğim gibi yaşayabileyim. Hayata karşı bir duruş sergileme gereği olmasın kime ne, hayat benim değil mi duruşudur ki bu da bir duruş mudur tartışılabilir. Hiçbir yorum getirmemek değer yargısızlıktan mı yoksa saygıdan mı karışık benim için net değil. Değer yargısının gelişimi hakkında da yazmak istiyorum aslında nedir ne değildir diye..
Gelelim mevzumuza. Evet Defne Joy öldü. En son noktaya geldi artık. Nasıl yaşadığı ya da nasıl öldüğü inan beni hiç ama hiç ilgilendirmiyor.İyi insan kötü insan klişelerine de gerek yok. Neye göre iyi ne ye göre kötü. Ancak arkasından  yaşanan bazı şeyler insanlığımızı ortaya döktü. Ahlaktan ne kadar nasibimizi al(a)dığımızı gösterdi.
Sevgili Hıncal Uluç - ki yakınlarım bilir ki ben gerçekten beğenir(d)im. Entellektüel birikimlerini dinlemekten ve okumaktan zevk alırdım. Çıkıntı dediğimiz tiplerdendi- Defne hakkında yazdığı yazı hakkında düşüncelerimi tekrar gözden geçirmemi sağladı. Belki niyeti farklı bir noktaya eşinin üzerine çekmekti ancak yazdığı yazı tam bir fiyaskoydu. Bence bugüne kadar ki en büyük gafıydı. Süreyya-Ayhan Kop olayı patladığında en büyük desteği verenlerdendi. Aşk için yaşanabilecekleri en yüce yerlere koyandı, toplumun değer yargılarını sarsabilecek cesareti savunan kendisiydi. Ancak...Olmadı Hoca yakışmadı ya...
Diğer bir yazı ise ki beni yine irite etti. Yunus Günçe'nin arkadaşının dostunun arkasında bir feryadı vedası olan yazıdan bahsediyorum. Facebook denen sosyal iletişim aracında eminim binlerce kişi paylaşıyor ve paylaşacak yakın zamanda. Ya ne olur bırakın bu nemalanmaları. Eğer gerçekten dostun ise böyle bir yazı hem de öldüğü gün yazmazsın be kardeşim. Bazı şeyler gerçekten kalpte yaşanmalı. Ne güzelde eline dövmesini yaptırmış God is Love. Bak işte herkesin aşkı tanrısında gizlisinde...Ölümün arkasından derin bir sessizlik yakışır.Artık kelimeler bu noktada çalışmaz. Gidenin ardından en güzel yazılar artık yokluğu acıtmamaya başladıktan sonra yazılır. Artık duygular daha anlaşılabilir hale geldiğinde....
Evet içimdeki ahlak bekçisi harekete geçti sanırım yine.Evet sevgili Defne sen öldün umarım gittiğin yerde burada ki gibi neşeli olur ve insanları eğlendirirsin.
Ahlak ya da ahlakçılık her dönem bizi meşgul edecek sadece dış dünya için de değil kendi içimizde kuruntularımızda beynimizin hücrelerinde. 
Hayata bir kez geliyoruz (mu), yaşayalım ama duruşumuzda olsun.
Sevgiyle kalın.
H.

Görsel: http://www.facebook.com/home.php#!/album.php?aid=340184&id=171633248622

6 yorum:

JuVeNiL dedi ki...

çok merak ediyordum, Hıncal'ı çok sevdiğinizi bildiğimden acaba ne düşündünüz diye.. hatta en çok sizin ne düşündüğünüzü merak ettim diyebilirim bu konuda.. yunus meselesine gelince, sizin dediğiniz gibi düşünmemiştim açıkçası, popularizmse bu evet,yazık; ama içinden dökülenlerse, ne güzel dökülmüş.. sevgiler J.

Habo dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Habo dedi ki...

Gerçekten beğeniyorum içtenliğini ve fikirlerini, çok gereksiz bir yazıydı ve gaftı bence...Yunus için üzüldüm ya bir bırakın be kardeşim kadın daha mezara konmadı, yok biz sevişmedik şöyle böyle ve arkasından da sen aptalsın!! ne demek yani yatmadığı için aptal olduğunu mu ima ediyor? bak bende bile soru işareti uyandırmış düşünsene... Erkeklik (cinsiyet olarak değil kavramsal) özel yaşanan şeyleri ÖZEL kalmasını gerektirir. Hem de blog gibi bir yerde açıklamayı asla uygun görmez.
Sevgiler bizden...

lunawar dedi ki...

ben haber okuyan haber takip eden biri değilim, benim asabiyetim ne yazık ki buna el vermiyor.. kanallar arasında gezerken bile heran küfretmeye başlayabiliyorum 3sn.lik görüntüler kaşısında..
haberi işyerinde duydum ve bir iki dakkada yorumlar başladı.. biri dedi ki "uyuşturucudandır belki, onlar uyuşturucu kullanıyor ya.."
bu cümlenin sığlığını bana hissettirdiklerini anlatamam.. kendi hayatımı, orda bulunuşumu, bu zatla arkadaşlık seviyemi sorgulamaya başlıyor beynimin arkasında bir işlemci ve ben hararet yapıyorum.. evet Y.G.nin yazısını okuyunca benzer bir hisse kapıldım.. aklımdan ilk geçen, kendimi onun yerine koymaktı.. düşündüm..çok çok yakınım biri ölse, ogün bloga ne yazardım.. düşündüm düşündüm.. yok benden bişi çıkmadı.. muhtemelen bi yerlere kapanmış boş boş bakıyor olurdum ya da ne bileyim, cenaze işine koşardım.. olmadı gider biryerlere birkaç bira içer ağlayabildiğim kadar ağlardım.. (ki ağlamak benim en son becerebildiğim şey..) cümle kurmayı becerebileceğimi de sanmıyorum zaten..
bu konuda çok şişmiştiiçim, birilerine anlatabilmek iyi geldi..

lunawar dedi ki...

ha.. şunu da söylemeden geçemeyeceğim.. D.J. öldüğünden beri ben herhangi bir gazeteye ya da haber sitesine bakmadım onun hakkında birşey var mı diye.. sadece bir kez "Defne'yle ilgili bir gelişme var mıymış? neden öldüğü belli oldu mu?" diye ortaya bir soru sordum.. yok Ahmet Altan'ın oğluymuş, yok aralarında duygusal yaınlaşmaymış, kızın kafasında bir sıyrık varmış.. aman tanrım.. sorduğuma pişman önüme döndüm.. ölü daha mezara girmeden arkasında parmak kadar çocuğu varken konuşulur mu böyle ya..

Habo dedi ki...

Sevgili Lunawar, içini dökebilmene sevindim. Aynı temel nedenlerden bende gazete okumuyorum cok ender olarak spekülasyonlardan uzak bir haber sitesi var onu takip ediyorum. Gelelim mevzuya; Yazık yazık yazık. O kadar kötüleşen bir toplumda yaşıyoruz ki, çirkinleşen ilişkiler yumağı, hep bir cemaatleşme(dinsel olmak zorunda değil) ihtiyacı, benden-bizden diğerlerini dışlama ihtiyacı, artık Birey olmak gittikçe zorlaşıyor. Arkasına sığınılan insani ahlaki toplumsal kurallar ki kim koymuşsa sadece ona ve taraftarlarına hitap eden yol açan kurallar silsilesi. Olay D.J bile değil o sadece bir tanesi ve 3 gün sonra tüketilmiş olacak malesef.
Tüketilmemek dileğiyle...